ATiYE EUROVISION’DA!
Geçenlerde bir şey duydum, inanmadım. Bu yıl Eurovision’da ülkemizi Atiye’nin temsil edeceği kesinleşmiş. İşin bu kadar erken bitirilmesinde Atiye’nin babasının özel bağlantılarının etkili olduğu söyleniyor. Atiye Deniz, bana sorarsanız çoktan hak etti Eurovision’a gitmeyi. Başarılı da olacaktır. Ancak TRT yetkililerine öyle özel bağlantı falan sökmez değil mi? Önemli olan Türkiye’nin kazanacağı başarı ve en doğru ismi seçmektir. Yoksa geçen sene şiddetle Atiye’den kaçarken bu sene bu kadar erken Atiye’yi seçmeleri herkesin kafasını karıştırabilir.
ALANSON’UN MUTLU ŞARKILARI
Hatırlarsanız geçen hafta MFÖ’nün yeni albümünden yola çıkarak Mazhar Alanson’un şarkı yazarlığı üzerine iki çift laf etmiştim. Vatan Gazetesi yazarı Sanem Altan bu tavrımı cesur bulmuş. Ama koyduğum teşhisi de nezaketle eleştirmiş.
Özellikle de şu lafıma takılmış Sanem: “Türkiye’nin başına gelmiş en iyi şarkı yazarlarından Mazhar Alanson bir süredir iyi şarkı yazamıyor, çünkü kendini taklit ediyor. Bir aşk şarkısını aşık değilken yazmak zor.” Sanem’e göre MFÖ şarkılarının MFÖ şarkılarına benzemesi normalmiş. İşin aşk tarafıysa bizi ilgilendirmiyormuş.
Bu vesileyle açıklamak isterim.
Evet haklı Sanem, her grubun bir ‘sound’u vardır. Ama MFÖ şarkıları birbirine benzemez. Öncelikle Mazhar Alanson şarkıları Fuat Güner şarkılarına hiç benzemez. İki şarkının yaklaşımı arasındaki farkı hemen anlarsınız. Ama evet MFÖ’nün bir sound’u vardır, o apayrı bir şeydir...
Şarkı kolay gelmez
Türkiye’nin en iyi şarkı yazarlarından Alanson’un kendini taklit ediyor olmasının nedeni de sembolik olarak ‘aşk’tır. Aşk acısı çeken birinin yazdığı aşk şarkısıyla ‘mutlu’ bir adamın yazdığı şarkının arasındaki farkı hemen anlarsınız. Hele söz konusu kişi Alanson kadar derinse... Aşk acısı çekmiyorsanız, aşkınızla mutluysanız ne olur? Eskisi kadar güçlü şarkılar gelmemeye başlar. Siz ne yaparsınız, farkında olmadan kendi iyi şarkılarınızı taklit edersiniz. Olan da budur bana göre. Yoksa herkesin aşkıyla ne işim olur Sanem...
Bodrum’un meşhur ‘sarı yaz’ı süratle devam ediyor. Yazın buraya akın eden ‘Bodrum severler’, kış geldi mi yerlerini Bodrum’un sonbaharını, kışını ‘bir başka sevenler’e bırakıyorlar. Sonra bir ayağı Bodrum’da bir ayağı İstanbul’da olanlar; İstanbul’la bağlantısını kesmiş, tamamen Bodrumlu olmuşlar var. Ve bağlantısını kesenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Eskiden 30’larının başında tası tarağı toplayıp Bodrum’a yerleşen çok insan yoktu. Daha az tasa, daha yavaş ve minimal bir hayat... Azıcık aşım, kaygısız başım... Mümkün mü? Demek ki mümkün olabiliyor.
Ne işim var Myndos yolunda?
Ama bir de Gümüşlük var... Myndos... Doğal cennet. Her ne kadar son yıllarda Cihangir’in ‘yazlığı’ haline gelmesinden hicap duyuyor olsam da, Gümüşlük bir başka... SİT alanı olmasından ötürü deniz hâlâ temiz Bodrum’un diğer bölgelerine göre...
Gümüşlük’ün bir de akademisi var. Yazar Latife Tekin’in 1995 yılında tırnaklarıyla kurduğu ve herkesin bir tarafından tuttuğu özel bir alan Gümüşlük’ün içinde...
Birçok farklı disiplinden sanatçı ve düşünce insanı gelip kamp kuruyor akademide... Yeni sanat ve düşünce ufukları açılıyor.
Bir süre önce farklı bir ufuk açmak istedi Latife Tekin. Gönüllülerden oluşan ekibiyle birlikte bir defile hayal etti. Sanatla dikişi bir ara getirmeyi.
Merve İldeniz, sanat ve dikiş
İşte geçen cumartesi Gümüşlük Akademi’de gerçekleşen Sarı Yaz Defilesi böyle doğdu. Giysi tasarımcısı Taylan Alkan, seramik sanatçısı Can Usluer ve keçe sanatçısı Alessandra Scognamillo bir araya geldi ve ortak bir tasarıma imza attılar. Defile tamamen Gümüşlük Akademi yararına yapıldı. Sesçisi, ışıkçısı herkes gönülle çalıştı bu defile için. Kimse “Cebimden masraf ettim” demedi, kendini akademiye vakfetti.
Tabii o güzel defilenin oluşmasında çoktandır Bodrum’da yaşayan manken Merve İldeniz’in payı büyük. İnsanın ‘eski manken’ demeye dili varmıyor. Uzun aradan sonra podyuma çıktı Merve. Gözlerimizi kendisinden alamadık. Defilenin diğer mankenleri arasında Ebru Ürün, Eylem Şenkal gibi efsane top modeller vardı.
Bodrum’da ve Gümüşlük’te sarı yaz devam ediyor. Huzur var, sakinlik var, sanat var, hatta şimdi moda var. Eğlence için yeniden yazın gelmesini bekleyeceksiniz.
Sahi; İstanbul-Bodrum uçak biletleri ve otel fiyatları bu denli ucuzlamışken neden gidip yerinde görmüyorsunuz?
0 yorum:
Yorum Gönder